Bir Çeviri Sanatçısı



Orijinali yabancı dil ile yazılmış bir kitabı okurken yazarın ve ait olduğu kültürün anlaşılmasını sağlayan, aralara ayna düzenekleri kuran kişi çevirmen.Berbat çeviriler yüzünden kaç harika heves sönüp gitti.Zevk alınası,yaşanılası kaç kitap maymun oldu.Benim gibi bir kitabı ne olursa olsun bitirme takıntılı kaç kişi için zevk eziyete dönüştü.Çevirmen gerçekten iyi olmalı.Öyle ki biz kitabın orjinal dilinin farklı olduğunu ara ara unutalım.

Kardeşim sayesinde tanıştığım Roza Hakmen yaptığı işin hakkını veren, çoğu insanın bir kitabı okumak için ismini referans kabul ettiği bir çevirmen.
Kendimin de bizzat "Evlilik - Sergio Pitol " çevirisini okuma şansım oldu.Yazının akışından ve çevirideki sadelikten kitabı kolayca ve sıkılmadan okudum.Bence de övüldüğü kadar var.Kitaba değil de çeviriye hayran olabiliyorsunuz bazen.
Roza Hakmen 'in çevirilerinden bazıları :

• De Profundis (Oscar Wilde)
• Bütün Masallar, Bütün Öyküler (Oscar Wilde)
• Bir Elin Sesi Var (Anthony Burgess)
• Matmazel Christina (Mircea Eliade)
• Don Kişot (Miguel de Cervantes)
• Kayıp Zamanın İzinde (Marcel Proust)
• Cennet Dolmuşu (E.M. Forster)
• Kader (Tim Parks)
• Europa (Tim Parks)
• Kanlı Düğün (Federico Garcia Lorca)
• Gizli Güç (Louis Couperus)
• Vampirle Görüşme (Anne Rice)
• Müze Bekçisi (Howard Norman)
• Özgürlük Korkusu (Eric Fromm)

Cervantes - Don Kişot'u orjinal dilinden(İspanyolca) tam metin olarak 9 ayda çevirmiş.

Bu çeviri hakkında Radikal Kitap ta yayınlanan röportaj ;

Roza Hakmen: 'Çevirmek büyük eğlenceydi'
1605'ten bu yana en çok okunan, en çok sevilen, en çok yorumlanan ve yeniden yazılan Don Quijot'u ilk kez yazıldığı dil İspanyolca'dan eksiksiz biçimde Türkçeye çeviren Roza Hakmen'e eseri çevirmenin zor ve eğlenceli taraflarını anlattı.

Don Quijote'u çevirmenin zorlukları nelerdir? 
Çok kısa bir sürede çevirmek zorunda kalmam en büyük zorluktu benim için. Yapı Kredi, kitabı bankanın yeni yıl hediyesi olarak düşünmüştü başta. Az sayıda basılacak, büyük formatta bir kitap olacaktı. Bu nedenle de acele olarak çevirmemi istediler. Dokuz ay gibi kısa bir süre içerisinde çevirdim Don Quijote'yi. Ki bu süre içinde sadece ve sadece bu çeviriyle uğraştım. Fakat çevirirken çok keyif aldım; kitabın kendisi çok keyiflidir. Bugüne kadar yazılmış dünyanın en eğlenceli kitabıdır Don Quijote. Zorluklar da vardı elbette. Dil, bugünkü İspanyolca değil, eski İspanyolca çünkü. 
Çeviriden önce Türkçe olarak okumuş muydunuz eseri? 
Don Quijote'yi Türkçe okumamıştım. Eseri, İspanyolcayı öğrendikten sonra okudum. Çeviriyi yaparken de okumadım. Çünkü daha önce yapılan çeviriler eserin orijinal dili olan İspanyolcadan değil de başka dillerden. Zaten bir dilden bir başka dile çevirirken birçok şey ister istemez değişiyor. Türkçe'deki Don Quijote'lerin büyük çoğunluğu Fransızcadan çevrildi. Fransızlar da esere çok bağlı kalmazlar; biraz kalem oynatırlar, ama ben onlara bakmadım hiç. Kontrol açısından İngilizce çevirisine baktım; ondan yararlandım. 
Çeviriyi yaparken kitabın hangi basımını temel aldınız? 
Biz çeviriyi yaparken Don Quijote'nin ikinci basımını temel aldık; çünkü orijinal kabul edilen baskı odur. Don Quijote üzerine yazılmış çok fazla İspanyolca eserden yararlandım. Don Quijote dünya edebiyatının önemli eserlerinden biri olduğu için hakkında sayısız diyebileceğimiz inceleme var. 
Dil de çok önemli elbette... 
Baştan bir dil tutturmanız gerek elbette. Uygun dili bulduktan sonra pek zorlanmadım. Kitapla, dil konusunda çok da 'kavgamız' olmadı; bir uyum yakaladıktan sonra aktı, gitti.

Pedal sesini duymaya hazır mısınız?




Pedal sesini duymaya hazır mısınız?

Bir bisiklete atlayın. Herhangi bir bisiklet olsa da olur ama bence Frank Viva’nın ‘Along a Long Road’ kitabındaki bisiklete atlamalı insan. Onun bisikleti kadar hayal gücünün derinliklerinde gezinen bir bisiklet olmalı binilecek bisiklet. O bisikletin insanı nereye götüreceği hiç ama hiç belli olmaz çünkü. Kırmızı tişört ve mavi şortunuzu yanınıza almayı sakın unutmayın. Viva’nın kurduğu dünyaya yakışan tek kıyafet bu olacak gibi duruyor.
Bazı yaratıcıların kurduğu dünyaya, o dünyanın renklerine baktığımda öylesine büyük bir hayranlığın içine düşüyorum ki şaşırıp kalıyorum. Bazen olmayacak dediğim renkler birbirleriyle valse başlıyorlar. Bir de bakıyorum ki hemen sonrasındaki sayfada elektronik müziğe geçmiş olabiliyorlar. Peki bu denge, bu geçiş nasıl oluyor da böylesine güzel kuruluyor? İşte buraları anlamak mümkün değil. Sevmediğim bir müzikte dans edenleri izlemekten nasıl oldu da keyif almaya başladım ben? Onu da anlamak mümkün değil. Hemen boş verip anın tadını çıkarmaya koyuluyorum. Geçmişi unutmadan, şu andakini tatmaya çalışarak, bir sonraki sayfanın ne olacağı merakı içimi tümüyle kaplamışken... Sürekli tekrar ediyorum: Sakın başka bir kıyafet olmasın üzerimde. Upuzun bisikletim, upuzun kollarım, bacaklarım, gövdem ve kırmızı bir üst ile, mavi olacak altımdaki. Siyah, krem, mavi ve yol için seçilen sarılarla ancak başa çıkabilirim o zaman. Viva bana arada kırmızılar serpecek, bunu çok iyi biliyorum. Hatta emin olabilirim.
Little, Brown etiketiyle çıkan bu renkli resimli kitabın insanı etkileyecek tüm özellikleri koymaktan hiç çekinmeyen yaratıcısına şapka çıkarmak büyük bir keyif. O ağır ağır geçsin sarı yolunun üzerinde ve ben her geçişinde tekrar tekrar şapka çıkarayım. Hikâye bizi heyecan içinde, yüreğimiz ağzımızda ilerletirken, çizimlerde maharetli, muhteşem bir dünya ile karşı karşıyayız. Başka bir dünya kuran, o dünyanın içine tereddüde düşmeden bizi sokabilecek muhteşem bir yetenekle.
Düşünüyorum da yapacak ne işim olursa olsun ne kadar önemli olursa olsun, bu kitabı incelemekten, bu kitapta kaybolmaktan daha önemli değil şu an. Kitap böylesine etki altına alıyor insanı. Bir bisiklete binmişim, keyfim tıkırında, hiç görmediğim ve bilmediğim bir dünyanın içinde yol alıyorum. Tünelin içine giriyor, hızlı hızlı köprüden geçiyor, yokuş aşağı bırakıyorum kendimi. Sadece bisikletten alınabilecek bu keyfi, gerçek hayatta bisiklete binmeden bize yaşatacak bir yaratıcı ile karşı karşıya kaldığım için o kadar mutluyum ki.
Yol bitince tekrar başlıyor benim için. Kitabı alıyorum başa, çıkıyorum bildiğim bu yola. Tekrar tekrar. Hiç sıkılmadan. Her seferinde gözlerimi bisikletin üzerinden başka yerlere çevirerek.
Kapın bisikletinizi gelin. Bu muhteşem dünya kaçmaz! Frank Viva ile ne kadar çabuk tanışırsanız o kadar iyi. İddia ediyorum: Bu kitapla tanıştıktan sonra hayatınız eskisi gibi olmayacak.

ALONG A LONG ROAD
Frank Viva
Little, Brown
2011, 40 sayfa
Alıntıdır.
Radikal Kitap - KABORÜKO - Görkem Yeltan

SPINOZA PROBLEMİ

Irvin D. Yalom ‘Spinoza Problemi’nde, bir yandan Spinoza’nın yaşadığı döneme uzanırken, öte yandan ondan üç yüzyıl sonra yaşamış Nazi ideologu Alfred Rosenberg’in iç dünyasına iniyor. Rosenberg, henüz on altı yaşındayken, okuldaki bir konuşmada sarfettiği anti-Semitik sözler yüzünden, okul müdürü tarafından cezalandırılır. Cezası, Alman yazar Goethe’nin otobiyografisinde, Spinoza’yla ilgili yazdığı pasajı ezberlemektir. Irkçı Rosenberg için, çok sevdiği Goethe’nin Yahudi düşünüre hayranlığı büyük bir şoktur. Rosenberg, yıllar sonra, Yahudilerin yok edilmesinde büyük roller üstlenirken, bu problemle yeniden yüzleşecektir. – Radikal Kitap

***

Irvin D. Yalom, aynı anda 5 ülkede yayımlanan, Alfred Rosenberg ile ondan üç asır önce yaşayan ve ona tamamen zıt gibi görünen Spinozanın iç dünyasına yaptığı bu gizemli yolculuğu ustaca işleyip, olayları iç içe ama birbirine karıştırmadan, dolu dolu ama sıkmadan anlattığı bu romanı için:

... Yaşanmış olabilecek olaylara dair bir roman yazmaya çalıştım. Tarihsel olaylara mümkün olduğunca sadık kalarak ve bir psikiyatr olarak birikimlerime dayanarak ana karakterlerimin, Bento Spinoza ve Alfred Rosenbergin iç dünyalarını hayal etmeye çalıştım...

... Çoğu araştırmacı Spinozayı mülayim ve kibar biri olarak görüyor, bazıları da hayatını Hıristiyan azizlerinkiyle ya da hatta İsanınkiyle kıyaslıyordu. Ben de bu nedenle Spinozanın içsel yaşamına dair bir roman yazmaya karar verdim. Kişisel uzmanlığım bu noktada Spinozanın hikâyesini anlatmama yardımcı olabilirdi. Ne de olsa, o da bir insandı ve beni ve yıllar boyunca üzerinde çalıştığım birçok hastayı rahatsız eden temel insani çelişkilerle mücadele etmiş olmalıydı...

... Spinoza kütüphanesine el koyan ERR subayı (Oberbereichter Schimmer) tarafından yazılmış bir belge (17p-PS), kütüphanenin, Nazilerin Spinoza Problemini çözmelerine yardımcı olabileceğini belirtiyor... diyor.

Tanıtım Bülteninden

ZAMAN

80 kitap okuma hedefine karar verdiğimiz tarihin üzerinden yaklaşık 5 ay geçti .
İlk kitaba başladığımız 1 Kasım ' dan bu yana 4 ay 7 gün geçti .
Yeni bir yıla yeni ümitlerle başlayalı 2 ay 7 gün oldu .
4 yılda bir bizi ziyaret eden 29 Şubat ' tan sonra 7 gün daha yaşadık .
1 Mart ' tan bu yana tam 23 kez hapşurdum .
1 Kasım ' dan bu yana 23 tane kitap okudum .
6 Kasım ' dan sonra o kadar çok güldüm ki sayamadım .
Bugün 7 Mart ; 24. kitabıma başlıyorum .
Saat çalışmaya devam ediyor...